Hayatımızda anneler oldukça önemli bir role sahiptir. Doğduğumuz anda ilk temasta bulunduğumuz kişi annemizdir. Karnımızı doyurabilmek, güvenli bir alanda olmak, rahatlık ve tehlikelerden korunmak için anneye ihtiyaç duyarız. Bebeğin hayatına devam edebilmesi için anneyle bebek arasında bir bağlanma gerçekleşir. Bu bağlanma sayesinde bebek hem fiziksel yakınlık sağlar hem de olası tehlikelerden korunur. Anne, çocuk için güvenli ve şefkatli bir sığınaktır. Yaşamın ilk yılında çocukla kurulan duygusal iletişim, çocukta güven ya da güvensizlik duygularının oluşumuna neden olur.
Bebek ile anne arasında duygusal bir alış veriş vardır. Duygusal yakınlık sağlıklı bir ilişkinin temelidir. Anne gülümsedikçe bebekte gülümser ve karşılıklı sıcak bir ilişki başlar. Anne ile bebek arasında kurulan bu karşılıklı olumlu ilişki, güvenin temelini oluşturur. Bebeğin yakınlık ihtiyacı karşılanmazsa bebek güvensiz ve kaygılı olur.
Anne ile kurulan ilişki, yaşam boyu kuracağımız bütün ilişkilerin temelini oluşturur. İlişkilere dair yüklediğimiz bütün anlamlar çocukluk dönemimizde şekillenir. Bebekken ve çocukken hayata kalabilmek için korunmaya ve desteğe ihtiyaç duyarız. Çocuğun, annesini korunma ve destek ihtiyaçlarına yanıt verebilecek biri olarak algılayıp algılamaması önemli bir belirleyicidir. İhtiyaçlarına yanıt verilen biri olmak kişinin hem kendi ile hem de çevredeki kişiler ile ilgili düşüncelerini belirler. Kişi annenin davranışlarına göre kendini değerli ve sevilebilir ya da değersiz ve ya sevilmez biri gibi hissedebilir. İhtiyaçlarına yanıt alamayan çocuk kendini değersiz ve sevilmez hissederken çevresindeki kişileri güvenilmez olarak algılayabilir. Çocuklukta oluşan bu algı yetişkinlik hayatında kurulacak bütün ilişkiler üzerinde etkili olur.
Çocukla ebeveynler arasında kurulan ilişkinin kalitesi ve niteliği çocuğun kişiliğinin, kuracağı bütün sosyal ve yakın ilişkilerin belirlenmesinde önemli bir role sahiptir. Ebeveyn çocuk arasındaki ilişkinin bozuk olması kişinin her yaşta kuracağı bütün yakın ilişkilerini olumsuz şekilde etkiler.
Annemizle kurduğumuz ilişki sadece diğer insanlarla ilişki kurma yolunu değil aynı zamanda kendimiz hakkında hissettiklerimizi de etkilemektedir. Küçük yaşlardan itibaren kendimize ilişkin algımız oluşmaya başlar. Birçok kişisel özelliğimiz ve duygusal durumumuz ilişki geçmişimize bakarak anlaşılabilir. Düşük özgüven ve düşük benlik saygısı çocukluk dönemindeki ilişki bozukluklarından kaynaklanmaktadır. Kendine güven ve benlik saygısı düzeyimiz çocukluk döneminde ne kadar sevildiğimiz ve değer verildiğimizle bağlantılıdır.
Ebeveynlerimiz tarafından dikkate alınmak, takdir edilmek ve şefkat görmek sağlam bir kişilik oluşumunda oldukça önemli kriterlerdir. Bu kriterler sağlandığı takdirde kendimizi değerli ve sevilebilir hissederiz.
Kendimizi ne kadar yeterli ve güçlü hissettiğimiz, çocukluk yaşlarındaki desteklenme, önemsenme ve cesaretlendirilmemizle ilişkilidir. Cesaretlendirilen çocuk keşfetmeye açıktır, keşfettikçe yeni şeyler deneyimler ve öğrenir. Bütün bunlar özgüvenli bir bireyin oluşmasında atılan ilk ve sağlam adımlardır.
Uzman Klinik Psikolog
Romina Kuyumcuoğlu