loving-relationship

Evlilikte ve İlişkilerde Uyum

İyi bir evlilikte bireyler; dinlendiğini, anlaşıldığını ve önemsendiğini hissederler. Eşler arası hoşgörü, sevgi, saygı, anlayış ve şefkat iyi bir ilişkinin anahtarıdır.

Sağlıklı bir evlilik için eşlerin;

Birbirini anlama ve dinleme becerilerinin olması şarttır. Çatışmaların çözüme ulaşabilmesi için kişilerin birbirlerini dinleyebiliyor olmaları,

Birbirlerinin yaşam alanlarına saygı duymaları ve sınırlarını bilmeleri,

Evlilik içindeki sorumluluklarını almaları ve bu sorumlulukları taşımaları,

Çatışmayı çözüme ulaştırabilmek için yapıcı olmaları ve empati kurabilme becerisine sahip olmaları gerekir.

Bu kriterlerin sağlanamadığı evliliklerde ilişki yıpratıcı olur ve kişiler zarar görür.

SAĞLIKLI BİR İLİŞKİ İÇİN YAPILMASI GEREKENLER

Kendimizi Anlatabilmek

İlişkilerdeki temel sorunlardan biri kişinin anlaşılmadığını hissetmesidir. Bu bir iletişim sorunudur. Bu sorun kişinin kendi anlatmadan karşısındakinin onu anlamasını beklediğinden ortaya çıkabilir.

Siz sorun olarak gördüğünüz durumu ifade etmeden karşı tarafın bunu anlaması mümkün değildir. İyi bir ilişki için ‘‘anlatmak ve anlaşılabilmek’’ oldukça önemlidir.

İyi bir iletişim kurabilmek için karşımızdakinin anlattıklarını da ‘’duyabiliyor’’ olmamız gerekir. Bir konunun ya da olayın kişiler için taşıdığı anlamlar ve değerler birbirinden çok farklı olabilir. Sizin için çok önemsiz ya da küçük görünen bir olay karşınızdaki kişi için çok önemli ve anlamlı olabilir. Bu nedenle olaylara karşı tarafın gözünden bakarak, onu anlamaya çalışmak gerekir. İletişimin bu şekilde kurulduğu ilişkiler sağlıklı olur.

Çatışma Çözme Becerisine Sahip Olmak

Çatışmalar evliliğin bir parçasıdır. İlişkide kişiler arası çatışmalar olacaktır, amaç çatışma ortaya çıktığında eşler arası sevgi ve saygının zarar görmesini önlemektir.

Sorunların çözümlenmesini engelleyen başlıca faktör iletişim eksikliğidir. Birbirini dinleyen ve duygularını açıkça ifade eden eşler sorunlara daha kolay çözüm bulurlar. Çatışma ortaya çıktığında uygun şekilde iletişim kuramayan çiftler zamanla birbirlerinden uzaklaşırlar.

İlişkide var olan bir sorunu yok sayma ve çözümü erteleme sorunun büyümesine neden olur. Bu nedenle ilişkideki bir sorunun mutlaka ele alınması ve çözüme ulaştırılması gerekir. Sorunların görmezden gelindiği ilişkilerde eşler birbirlerinden uzaklaşırlar.

Sorunlar karşısında pasif agresif davranışlarda bulunmamak önemlidir. Küsme ya da eşten uzaklaşmak gibi davranışlar yapılacak en yıkıcı davranışlardandır. Duygusal cezalandırma hiçbir sorunu çözüme ulaştırmaz.

Eleştirel Yaklaşımlardan Kaçınmak

Karşımızdaki kişiye karşı eleştirel olmak ve olumsuz yorumlarda bulunmak iletişimi engeller. İletişim esnasında karşımızdaki kişiye, ‘‘sen beceremiyorsun işte’’, ‘‘sadece kendini düşünüyorsun’’ şeklindeki olumsuz yorumlarla yaklaştığımız zaman karşınızdaki kişinin iletişime açık olması beklenemez.

Eleştirilen kişi karşı tarafa yakın hissedemez bu nedenle de duygu ve düşüncelerini ifade edemez. İfade edilmemiş duygu ve düşünceler biriktikçe sorunlar büyür.

Geçmişteki Tartışmaları Geçmişte Bırakmak

Bir tartışma esnasında bir önceki tartışma konusunun gündeme gelmesi çok sık yaşanan bir durumdur. Yaşanan bir tartışma ondan sonrakilere de yansır. Bunun önlenmesi mevcut tartışmanın çözümlenebilmesi için oldukça önemlidir. Geçmişteki bir tartışma konusuna dönmek yapıcı bir yaklaşım değildir. Geçmişte yaşananlar; onlardan ders çıkartmak ve bugün ve gelecekteki tartışmaların çözümünde bize yardımcı olması yönünde kullanılmalıdır.

Bir tartışmanın ertelemeden çözüme ulaştırılması, üzerinde konuşulması ve duyguların açıkça ifade edilmesi ile geçmişteki tartışmalar faydalı bir bilgi olarak kullanılabilir.

Bireysel Farklılıkları Kabul Etmek

Bir ilişkide bireysel farklılıkları kabul etmek ilişkinin en temel koşullarındandır. Eşler her ne kadar uyumlu ve dengeli de olsa birbirlerinden farklı duyguları, düşünceleri ve davranışları olacaktır. İlişkide ‘‘biz’’, ‘‘ben’’ ve bir de ‘‘sen’’ alanları vardır ve alanlar arası dengenin iyi kurulması gerekir.

Bu üç alan içinde; ortak ilgi alanları, paylaşımlar ve seçimler ‘‘biz’’i oluşturur. Kişilerin kendine ait ilgi alanları ve tercihleri de ‘‘ben’’ alanını oluşturur. Eşler, karşı tarafın alanına müdahale etmemelidir. Siz kendi alanınızdakileri ne kadar özgür seçebiliyorsanız eşiniz de kendi alanını (her ne kadar sizin zevklerinize uymuyor olsa da) aynı şekilde özgürce seçebilmedir.

Bireysel farklılıkların kabulü, kişinin ilişki içinde ‘’kendi olabilme özgürlüğüne’’ sahip olmasını sağlar.

Kendiniz olarak kalabildiğiniz ve karşınızdakine kendi olabilme özgürlüğünü sağladığınız; sevginin, saygının ve şefkatin var olduğu bir ilişki yaşamanız dileğiyle…

Uzman Klinik Psikolog

Romina Kuyumcuoğlu